04.06.2019

İlçe Müftüsü ÖMER ÜNAL'Kaleminden Bayram mesajı

SULTANHANINDA  RAMAZAN BAYRAMI

            Değerli Müslümanlar bayramların gerçek bayram olarak kutlandığı, herkesin sevindiği gönül rahatlığı yaşadığı, savaş ve kavgaların olmadığı bir ortamda ailemizin, ilçemizin, ilimizin, ülkemizin ve gönül coğrafyamız olan islam aleminin huzur ve sükunet içerisinde bayramlar  geçirmesini temenni ederek herkesin bayramını kutlarım.

Değerli dostlar sultanhanı ilçemizde ramazan bayramı Arefe günü başlar merkez camii olarak ta bilinen Bekir ağa camimizde bulunan sakalı şerifin ziyareti ile başlar sabah saat 9 da bayanlar, öğle namazını müteakipte erkekler sakalı şerifi ziyaret ederek bayrama başlamış olurlar.

Bu manevi atmosfer bir aydan beri tutulan oruçlar, kılınan teravihler, yapılan iyilikler,  yerine sarf edilen fıtır sadaları ve zekatlar, ayakta tutulan kardeşlik ve yardımlaşma bilincinin ayakta tutulması, içinde kuranın indiği bu ayda okunan hatimler ve sabırla dinlenilen mukabelelerden sonra özellikle bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesini ihya ettikten sonra hamdolsun Ramazan bayramına kavuştuk. Yüce Allah tüm bu ibadetlerimizi bizden en güzel şekilde kabul etsin.

            Değerli Müslümanlar ibadetlerde süreklilik esastır, ama kuran ve sünnet çizgisinde ve Resulullah’ın uygulamalarına uygun olması gerekir. Peygamberimiz bir hadisi şerifinde “Kim Ramazanı inanarak ve ecrini yüce Allah’tan umarak tutar ardından Şevval ayında da altı gün oruç tutarsa senenin hepsini oruçlu geçirmiş olur” buyuruyor.

RAMAZANI UĞURLARKEN

İbadetlere olan ihtiyacımız veya sorumluluklarımız, sadece Ramazan ayına mahsus değildir. İman esasları, ibadetler ahlaki vasıflar süreklilik arz eder. Bunlara ilişkin prensipler, emir ve yasaklar geçici değildir. Bunlar mevsimi geçince çıkarılıp bir kenara bırakılan elbiseler gibi değildir. Bunun için Ramazan ayı boyunca eda edilen ibadetler olsun bu ayda kazanılan ahlaki vasıflar olsun sürdürülmek durumundadır. Terk ettiğimiz kötü alışkanlıklara, günahlara tekrar geri dönmemek gerekir. Yoksa bunların bir süreliğine terk edilmiş olması çok fazla anlamlı olmaz. Ramazanı şerife gösterdiğimiz saygıdan dolayı bir takım kötü alışkanlıkların terk edilmesi ne kadar sevindirici ise Ramazan bitince günahlara ve kötülüklere tekrar dönülmesi de o kadar üzücü olur.

            Bilindiği gibi insanın maddi ve manevi ihtiyaçları vardır. Vücudumuz nasıl ki daima maddi gıdalara ihtiyaç duyuyorsa, ruhumuzda manevi gıda olan ibadetlere ihtiyaç duyar. Nasıl haftada bir defa veya yılda bir ay yiyip içmek suretiyle bedenin maddi ihtiyaçları karşılanmıyorsa, haftada bir Cuma namazı kılmak veya yılda sadece Ramazan ayında ibadet etmekle manevi ihtiyaçlar da karşılanmış olmaz. Dolayısıyla Ramazan ayında kazandığımız bir takım iyi huylar ve güzel amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeliyiz. Zira ömrün en hayırlısı ibadetlere sabır göstererek yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Kadın erkek tüm müminler buluğ çağından son nefesine kadar Yüce Allaha ibadet etmekle yükümlüdürler.

            İbadetlerimiz zaman konusunda çok çeşitlidir.

Bir kısım ibadetler ömürlüktür.  Hac gibi

Bir kısım ibadetler yıllıktır. Ramazan orucu gibi

Bir kısım ibadetler haftalıktır. Cuma namazı gibi

 Bir kısım ibadetlerde günlüktür. Beş vakit namaz gibi

Ama hep ibadet halinde olmamız gerekir çünkü Allah-u Teâlâ : “Ölüm sana gelip çatıncaya kadar rabbine ibadet et.” buyuruyor.(hicr:99)

Çünkü yaratılış amacımız budur. Yüce Allah “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”(zariyat: 56) buyuruyor.

 Çünkü işimiz dünyada bitmiyor bunun birde ahireti var, ilerisi var. Ayeti kerimede Yüce Allah şöyle buyuruyor “Ey iman edenler Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(Haşr suresi 12)

Çünkü ümmetinden olduğunuz Peygamber çokça ibadet ederdi. Hz. Aişe (R.A)’dan rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) gece ayakları şişinceye kadar namaz kılardı.

 Kendisine :” Niçin böyle yapıyorsun Ey Allah’ın Resulü ? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır. ”dedim. “Şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?” buyurdu.(Müslim, münafikin: 81)

Çünkü insan hangi amel üzere ölmüş ise o amel üzere kalkacaktır. Bir Hadiste peygamberimiz “Kul öldüğü hal üzere diriltilir.”(Müslim Cennet 83) buyuruyor.

 

RAMAZAN AYININ BİZE KAZANDIRDIKLARI

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan ayı ilahi kazançların çok olduğu mübarek bir aydır. Bu ay bize çok şey kazandırmıştır. Ve bunları Müslüman olarak ta Ramazandan sonra da muhafaza etmeliyiz. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1-Öncelikle vakitlerimizi tanzim etti. Ramazan ayından önce sahurdan, iftar vaktinde habersiz, istediğimiz zaman yiyip içerken bu belli bir programa bağlandı. Yemeklerimiz artık belirli saatlerde yenir oldu. Buna en çok sevinen de hanımlarımız ve annelerimiz oldu. Çünkü diğer zamanlarda ayrı ayrı kurulan sofralar, Ramazan ayında ailelerin birlikte oldukları yegane mekan haline geldi.

2-Oruç bize irademizin ne kadar sağlam olduğunu gösterdi. Sofra kurulmuş, Üzerinde çeşit çeşit yiyecekler hazır olduğu halde, Bizi onları yemekten alı koyacak hiçbir şey ayrı olmadığı halde ALLAH a olan saygımızdan, Vakit girmeden elimizi sofraya götürmedik. Ramazandan sonrada özellikle sigara konusunda sağlam bir irade gösterip uzak durmamız gerekir.

3-İbadetlerimizde bir düzen hakim oldu. Günde beş vakit namazımızı cemaatle kılmaya devam ettik. Cemaat şuuruna vardık. Aynı safta, Aynı kıbleye yönelerek bizleri yaratan ALLAH’IN huzurunda bir fani kul olduğumuzu tekrar anladık ramazandan sonra da devam etmesi gerekir.

4-Oruç tutanlar için özel bir cennetin hazır olduğunu ve bu cennete REYYAN adının verildiğini öğrendik. Ahirette bu cennete, Oruç tutanların gireceğini duyunca sevindik bu mükafata erebilmek için de gayretimizi arttırdık. Nafile oruçlara da devam etmemiz gerekir.

5- Çoluk ve çocuğumuzla birlikte aynı sofrada yemek yedik. Hele çocuklarımızın balkondan, Pencereden, Kapıdan, Çatıdan minarelerin ışıklarının yanıp, Ezan okunduğunun sevinçli haberlerini sofrada bekleyenlere iletmesinin verdiği sıcak havayı teneffüs ettik. Bu ailevi sıcaklığı ramazan sonrasında da devam ettirmeliyiz.

6-Teravih namazına giderek huşu içerisinde yirmi rekat namaz kılmanın sevabına inanarak ve mükafatını yalnızca ALLAH’TAN bekleyerek ibadet etmenin geçmiş günahlarımızı affettireceği müjdesini. Almış olduk Nafileleri koruyup devam ettirmeliyiz.

7- Zekat ve fitrelerimizi ihtiyaç sahibi kardeşlerimize vererek, Onların evlerinin de şenlenmesi ne vesile olmanın sevincini yaşadık. Fakir fukarayı gözeterek, Onları da iftar sofralarımıza devam ettik iftar ettiğimiz kişi veya kişileri olacağı sevap kadar sevap alacağımızı da öğrendik. Üstelik bu sebeple tuttuğumuz orucun sevabından hiçbir eksilme olmayacağını da kavradık. Bu durumun devam etmesi gerekir.

8- Ramazan ayında suç işleme oranının düştüğü kavga ve hırsızlık gibi suçların inanılmaz ölçüde bir düşüş olduğunu biliyoruz bu sulh ve selametin her zaman olması gerekir.

   9-Kur’an ayı olan ramazan ayında hatim okuduk mukabele dinledik. Daha da önemlisi yüce kitabımızı iyi anlamaya ve hayatımıza onu hakim kılmaya gayret gösterdik. En az bir defa Kur’an’ın tercümesini baştan sona okuyarak manasının da ne kadar hoş ve latif olduğunu öğrene bilir. Ve Kur’an la olan irtibatımız sadece ramazan ayına has olmaması gerekir.

10- Ramazan ayından önce, Sinirlendiğimiz zaman kötü sözler söylediğimiz de olabiliyorken ramazan ayında sakin olmamız, Orucu sadece mideye değil gözümüze, kulağımıza, elimize, ayağımıza ve dilimize de tutturmamız tavsiye edildiği için birisi yakışıksız bir laf edecek veya kavga edecek olduğunda “BEN ORUÇLUYUM” dedik, kimseyle tartışmadık kimseyi kırmadık, Bunu her zaman korumamız gerekir.

11-   İftar vaktini beklerken ne kadar da sevinçli oluyorduk bir an evvel ezan okunsa da dilimiz, Damağımız, kuruyan dudaklarımız suya kavuşsa diye, dualarımızla beraber heyecanla bekliyorduk. İşte o anda Peygamber Efendimizin “oruçlu için iki sevinç vardır. Biri iftar ettiğin de, diğeri de ALLAH’A kavuştuğu anda duyduğu sevinçtir” sözünü hatırlıyor Cenabı Allah’tan bize iftar vaktinde duyduğumuz sevinci ona kavuştuğumuz zamanda yaşatmasını niyaz ediyorduk.

12- Gündüz bir şeyler yiyip içtiğimizde ağzımızda bir koku oluşuyordu fakat bu kokunun Allah katında misk kokusundan daha hoş kabul edildiğini Peygamberimizden öğrenince, Yüce Allah’ın müminlere ne kadar çok değer verdiğini bir defa daha kavradık.

13- Şeytanlar bu ayda zincirlere vurularak bağlandı.  Bize vesvese vermedikleri kötülük telkin edemedikleri içinde günah alabilecek şeylerde sakınıp hayırlı ve güzel davranışlarda bulunmaya daha fazla yöneldik. Bunu neden Ramazandan sonra yapmalıyım.

14- Rasulüllah (sav) ‘in tavsiyesine uyarak sahur yemeğinin bereketinden istifade etmek için kimimiz sahura kadar yatmalı EHL-İ KİTABA muhalefet ederek onların oruçları ile bizim orucumuz arasındaki farkın sahur yemeği olduğunu hatırladık .

15-Sahur ve iftarda yemeklerimiz yerken “ya işte bunu bulamayanlarda var. Şükürler olsun. ALLAH bulamayanlara da versin” demek yerine gerçek şükür böyle olmalı diyerek fakirlere, yetimlere, kimsesizlere, yediğimizden yerdirdik, giydiğimizden giydirdik. Onları da aklımızdan hiç çıkarmadık. Bu durumun ramazandan sonrada devam etmesi gerekir.

16- Mübarek ramazan ayında oruç, iftar, sahur, teravih, vaaz, mukabele, sadaka-i fıtır,  itikaf nasıl mübarekse, bunların insanı nasıl mübarek yapabileceğini düşündük yani mübarek ramazan ayında da mübarek, bir insan olmak için bu ayı çok iyi bir şekilde değerlendirmeye çalıştık. Bir aylık değil, ölünceye kadar mübarek olmaya çalışmak gerektiğini anladık.

17- Ramazan vesilesiyle tebrikleştik birbirimize dua ve mağfiret diledik bunun da korunup devam etmesi gerekir.

                          Sonuç olarak bu mübarek ay bize, burada sayılamayacak kadar kazançlar sağlamıştık. Biz burada bir kısmına değinmeye çalıştık. Önemli olan ramazan ayında kazandığımız güzel özellikleri, ramazan ayında sonrada devam ettirmektir.

Unutmamalıyız ki, her günümüzü Cuma, her gecemizi, Kadir her ayımızı da ramazan yapmak bizim elimizdedir yeter ki biz, bu mübarek ramazanları en iyi şekil de değerlendirmesini bilelim.

  Ne mutlu, ramazan ayına ulaşıp, onun kıymetini bilene… hakkıyla değerlendiren ve mükafat olarak da bayrama ulaşanlara…Ne mutlu!.. Rabbim Ramazanı bizden hoşnut ayırsın inşallah

 

                                                                                            SULTANHANI İLÇE MÜFTÜSÜ

                                                                                                           ÖMER ÜNAL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SULTANHANINDA  RAMAZAN BAYRAMI

            Değerli Müslümanlar bayramların gerçek bayram olarak kutlandığı, herkesin sevindiği gönül rahatlığı yaşadığı, savaş ve kavgaların olmadığı bir ortamda ailemizin, ilçemizin, ilimizin, ülkemizin ve gönül coğrafyamız olan islam aleminin huzur ve sükunet içerisinde bayramlar  geçirmesini temenni ederek herkesin bayramını kutlarım.

Değerli dostlar sultanhanı ilçemizde ramazan bayramı Arefe günü başlar merkez camii olarak ta bilinen Bekir ağa camimizde bulunan sakalı şerifin ziyareti ile başlar sabah saat 9 da bayanlar, öğle namazını müteakipte erkekler sakalı şerifi ziyaret ederek bayrama başlamış olurlar.

Bu manevi atmosfer bir aydan beri tutulan oruçlar, kılınan teravihler, yapılan iyilikler,  yerine sarf edilen fıtır sadaları ve zekatlar, ayakta tutulan kardeşlik ve yardımlaşma bilincinin ayakta tutulması, içinde kuranın indiği bu ayda okunan hatimler ve sabırla dinlenilen mukabelelerden sonra özellikle bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesini ihya ettikten sonra hamdolsun Ramazan bayramına kavuştuk. Yüce Allah tüm bu ibadetlerimizi bizden en güzel şekilde kabul etsin.

            Değerli Müslümanlar ibadetlerde süreklilik esastır, ama kuran ve sünnet çizgisinde ve Resulullah’ın uygulamalarına uygun olması gerekir. Peygamberimiz bir hadisi şerifinde “Kim Ramazanı inanarak ve ecrini yüce Allah’tan umarak tutar ardından Şevval ayında da altı gün oruç tutarsa senenin hepsini oruçlu geçirmiş olur” buyuruyor.

RAMAZANI UĞURLARKEN

İbadetlere olan ihtiyacımız veya sorumluluklarımız, sadece Ramazan ayına mahsus değildir. İman esasları, ibadetler ahlaki vasıflar süreklilik arz eder. Bunlara ilişkin prensipler, emir ve yasaklar geçici değildir. Bunlar mevsimi geçince çıkarılıp bir kenara bırakılan elbiseler gibi değildir. Bunun için Ramazan ayı boyunca eda edilen ibadetler olsun bu ayda kazanılan ahlaki vasıflar olsun sürdürülmek durumundadır. Terk ettiğimiz kötü alışkanlıklara, günahlara tekrar geri dönmemek gerekir. Yoksa bunların bir süreliğine terk edilmiş olması çok fazla anlamlı olmaz. Ramazanı şerife gösterdiğimiz saygıdan dolayı bir takım kötü alışkanlıkların terk edilmesi ne kadar sevindirici ise Ramazan bitince günahlara ve kötülüklere tekrar dönülmesi de o kadar üzücü olur.

            Bilindiği gibi insanın maddi ve manevi ihtiyaçları vardır. Vücudumuz nasıl ki daima maddi gıdalara ihtiyaç duyuyorsa, ruhumuzda manevi gıda olan ibadetlere ihtiyaç duyar. Nasıl haftada bir defa veya yılda bir ay yiyip içmek suretiyle bedenin maddi ihtiyaçları karşılanmıyorsa, haftada bir Cuma namazı kılmak veya yılda sadece Ramazan ayında ibadet etmekle manevi ihtiyaçlar da karşılanmış olmaz. Dolayısıyla Ramazan ayında kazandığımız bir takım iyi huylar ve güzel amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeliyiz. Zira ömrün en hayırlısı ibadetlere sabır göstererek yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Kadın erkek tüm müminler buluğ çağından son nefesine kadar Yüce Allaha ibadet etmekle yükümlüdürler.

            İbadetlerimiz zaman konusunda çok çeşitlidir.

Bir kısım ibadetler ömürlüktür.  Hac gibi

Bir kısım ibadetler yıllıktır. Ramazan orucu gibi

Bir kısım ibadetler haftalıktır. Cuma namazı gibi

 Bir kısım ibadetlerde günlüktür. Beş vakit namaz gibi

Ama hep ibadet halinde olmamız gerekir çünkü Allah-u Teâlâ : “Ölüm sana gelip çatıncaya kadar rabbine ibadet et.” buyuruyor.(hicr:99)

Çünkü yaratılış amacımız budur. Yüce Allah “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”(zariyat: 56) buyuruyor.

 Çünkü işimiz dünyada bitmiyor bunun birde ahireti var, ilerisi var. Ayeti kerimede Yüce Allah şöyle buyuruyor “Ey iman edenler Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”(Haşr suresi 12)

Çünkü ümmetinden olduğunuz Peygamber çokça ibadet ederdi. Hz. Aişe (R.A)’dan rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) gece ayakları şişinceye kadar namaz kılardı.

 Kendisine :” Niçin böyle yapıyorsun Ey Allah’ın Resulü ? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır. ”dedim. “Şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?” buyurdu.(Müslim, münafikin: 81)

Çünkü insan hangi amel üzere ölmüş ise o amel üzere kalkacaktır. Bir Hadiste peygamberimiz “Kul öldüğü hal üzere diriltilir.”(Müslim Cennet 83) buyuruyor.

 

RAMAZAN AYININ BİZE KAZANDIRDIKLARI

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan ayı ilahi kazançların çok olduğu mübarek bir aydır. Bu ay bize çok şey kazandırmıştır. Ve bunları Müslüman olarak ta Ramazandan sonra da muhafaza etmeliyiz. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1-Öncelikle vakitlerimizi tanzim etti. Ramazan ayından önce sahurdan, iftar vaktinde habersiz, istediğimiz zaman yiyip içerken bu belli bir programa bağlandı. Yemeklerimiz artık belirli saatlerde yenir oldu. Buna en çok sevinen de hanımlarımız ve annelerimiz oldu. Çünkü diğer zamanlarda ayrı ayrı kurulan sofralar, Ramazan ayında ailelerin birlikte oldukları yegane mekan haline geldi.

2-Oruç bize irademizin ne kadar sağlam olduğunu gösterdi. Sofra kurulmuş, Üzerinde çeşit çeşit yiyecekler hazır olduğu halde, Bizi onları yemekten alı koyacak hiçbir şey ayrı olmadığı halde ALLAH a olan saygımızdan, Vakit girmeden elimizi sofraya götürmedik. Ramazandan sonrada özellikle sigara konusunda sağlam bir irade gösterip uzak durmamız gerekir.

3-İbadetlerimizde bir düzen hakim oldu. Günde beş vakit namazımızı cemaatle kılmaya devam ettik. Cemaat şuuruna vardık. Aynı safta, Aynı kıbleye yönelerek bizleri yaratan ALLAH’IN huzurunda bir fani kul olduğumuzu tekrar anladık ramazandan sonra da devam etmesi gerekir.

4-Oruç tutanlar için özel bir cennetin hazır olduğunu ve bu cennete REYYAN adının verildiğini öğrendik. Ahirette bu cennete, Oruç tutanların gireceğini duyunca sevindik bu mükafata erebilmek için de gayretimizi arttırdık. Nafile oruçlara da devam etmemiz gerekir.

5- Çoluk ve çocuğumuzla birlikte aynı sofrada yemek yedik. Hele çocuklarımızın balkondan, Pencereden, Kapıdan, Çatıdan minarelerin ışıklarının yanıp, Ezan okunduğunun sevinçli haberlerini sofrada bekleyenlere iletmesinin verdiği sıcak havayı teneffüs ettik. Bu ailevi sıcaklığı ramazan sonrasında da devam ettirmeliyiz.

6-Teravih namazına giderek huşu içerisinde yirmi rekat namaz kılmanın sevabına inanarak ve mükafatını yalnızca ALLAH’TAN bekleyerek ibadet etmenin geçmiş günahlarımızı affettireceği müjdesini. Almış olduk Nafileleri koruyup devam ettirmeliyiz.

7- Zekat ve fitrelerimizi ihtiyaç sahibi kardeşlerimize vererek, Onların evlerinin de şenlenmesi ne vesile olmanın sevincini yaşadık. Fakir fukarayı gözeterek, Onları da iftar sofralarımıza devam ettik iftar ettiğimiz kişi veya kişileri olacağı sevap kadar sevap alacağımızı da öğrendik. Üstelik bu sebeple tuttuğumuz orucun sevabından hiçbir eksilme olmayacağını da kavradık. Bu durumun devam etmesi gerekir.

8- Ramazan ayında suç işleme oranının düştüğü kavga ve hırsızlık gibi suçların inanılmaz ölçüde bir düşüş olduğunu biliyoruz bu sulh ve selametin her zaman olması gerekir.

   9-Kur’an ayı olan ramazan ayında hatim okuduk mukabele dinledik. Daha da önemlisi yüce kitabımızı iyi anlamaya ve hayatımıza onu hakim kılmaya gayret gösterdik. En az bir defa Kur’an’ın tercümesini baştan sona okuyarak manasının da ne kadar hoş ve latif olduğunu öğrene bilir. Ve Kur’an la olan irtibatımız sadece ramazan ayına has olmaması gerekir.

10- Ramazan ayından önce, Sinirlendiğimiz zaman kötü sözler söylediğimiz de olabiliyorken ramazan ayında sakin olmamız, Orucu sadece mideye değil gözümüze, kulağımıza, elimize, ayağımıza ve dilimize de tutturmamız tavsiye edildiği için birisi yakışıksız bir laf edecek veya kavga edecek olduğunda “BEN ORUÇLUYUM” dedik, kimseyle tartışmadık kimseyi kırmadık, Bunu her zaman korumamız gerekir.

11-   İftar vaktini beklerken ne kadar da sevinçli oluyorduk bir an evvel ezan okunsa da dilimiz, Damağımız, kuruyan dudaklarımız suya kavuşsa diye, dualarımızla beraber heyecanla bekliyorduk. İşte o anda Peygamber Efendimizin “oruçlu için iki sevinç vardır. Biri iftar ettiğin de, diğeri de ALLAH’A kavuştuğu anda duyduğu sevinçtir” sözünü hatırlıyor Cenabı Allah’tan bize iftar vaktinde duyduğumuz sevinci ona kavuştuğumuz zamanda yaşatmasını niyaz ediyorduk.

12- Gündüz bir şeyler yiyip içtiğimizde ağzımızda bir koku oluşuyordu fakat bu kokunun Allah katında misk kokusundan daha hoş kabul edildiğini Peygamberimizden öğrenince, Yüce Allah’ın müminlere ne kadar çok değer verdiğini bir defa daha kavradık.

13- Şeytanlar bu ayda zincirlere vurularak bağlandı.  Bize vesvese vermedikleri kötülük telkin edemedikleri içinde günah alabilecek şeylerde sakınıp hayırlı ve güzel davranışlarda bulunmaya daha fazla yöneldik. Bunu neden Ramazandan sonra yapmalıyım.

14- Rasulüllah (sav) ‘in tavsiyesine uyarak sahur yemeğinin bereketinden istifade etmek için kimimiz sahura kadar yatmalı EHL-İ KİTABA muhalefet ederek onların oruçları ile bizim orucumuz arasındaki farkın sahur yemeği olduğunu hatırladık .

15-Sahur ve iftarda yemeklerimiz yerken “ya işte bunu bulamayanlarda var. Şükürler olsun. ALLAH bulamayanlara da versin” demek yerine gerçek şükür böyle olmalı diyerek fakirlere, yetimlere, kimsesizlere, yediğimizden yerdirdik, giydiğimizden giydirdik. Onları da aklımızdan hiç çıkarmadık. Bu durumun ramazandan sonrada devam etmesi gerekir.

16- Mübarek ramazan ayında oruç, iftar, sahur, teravih, vaaz, mukabele, sadaka-i fıtır,  itikaf nasıl mübarekse, bunların insanı nasıl mübarek yapabileceğini düşündük yani mübarek ramazan ayında da mübarek, bir insan olmak için bu ayı çok iyi bir şekilde değerlendirmeye çalıştık. Bir aylık değil, ölünceye kadar mübarek olmaya çalışmak gerektiğini anladık.

17- Ramazan vesilesiyle tebrikleştik birbirimize dua ve mağfiret diledik bunun da korunup devam etmesi gerekir.

                          Sonuç olarak bu mübarek ay bize, burada sayılamayacak kadar kazançlar sağlamıştık. Biz burada bir kısmına değinmeye çalıştık. Önemli olan ramazan ayında kazandığımız güzel özellikleri, ramazan ayında sonrada devam ettirmektir.

Unutmamalıyız ki, her günümüzü Cuma, her gecemizi, Kadir her ayımızı da ramazan yapmak bizim elimizdedir yeter ki biz, bu mübarek ramazanları en iyi şekil de değerlendirmesini bilelim.

  Ne mutlu, ramazan ayına ulaşıp, onun kıymetini bilene… hakkıyla değerlendiren ve mükafat olarak da bayrama ulaşanlara…Ne mutlu!.. Rabbim Ramazanı bizden hoşnut ayırsın inşallah

 

                                                                                            SULTANHANI İLÇE MÜFTÜSÜ

                                                                                                           ÖMER ÜNAL